Peyami Safa’nın Romanlarındaki Tiplerin Konu ile Olan İlişkileri

Yayınlandı: 11 Ağustos 2007 / Ders Notları

PEYAMİ SAFA’NIN ROMANLARINDA BULUNAN KONU İLE ŞEKİLLENEN TİPLER

 

Peyami Safa gündeme Sözde Kızlar romanı ile gelmiş ve sanat hayatı boyunca romanları ile akıllarda yer etmiş bir sanatçıdır. Yazarın sanat anlayışını dönemsel olarak incelersek, 2. Dünya Savaş’ından önce ve sonra diye ikiye ayırmak yerinde olur.

Mütareke döneminde ele aldığı romanlarında toplumun sorunlarına, toplum içerisindeki çarpıklıklara, Anadolu insanının haline değinmeyi yani toplumsal içerikli eserler kaleme almayı yeğlemiştir.

Bu dönemde yazdığı eserlerde yazarın dikkat çekmek istediği sorunlar şöyle sıralanabilir:

 

Doğu- Batı karşıtlığı ve bu problemden kaynaklanan kişisel ve toplumsal sorunlar: Yazar eserlerinde bu çatışmayı dile getirmek için birtakım karakterlerden yararlanmıştır. Örneğin, yanlış batılılaşmayı ve toplumdaki yozlaşmayı anlatmak maksadıyla “Sözde Kızlar” romanında kendinden geçmiş bir aileyi göstermiş, bunların düşkünlüklerini göz önüne çıkartmak için de; onların arasına kültürüne bağlı, doğulu anlayışla yetişmiş, Anadolu’yu temsil eden Mebrure’yi koymuştur. Yani romanlarında seçici durumunda bir kadın, onun karşısında Doğu ve Batıyı temsil eden erkekler ve bilge bir kişilik olarak yazarın kendisini temsilen bir yardımcı karakter bulunur.

 

 

Yazarın bu anlayışı zamanla “Toplumdan insana” şeklinde özele doğru bir kayma yaşamış ve insanların iç çekişmelerini ele alan, onların ruh hallerini anlatmayı amaçlayan bir anlayış halini almıştır. Bu amaçla Mehmet Rauf’un “Eylül” romanında rastlanan, insanın iç dünyasının anlatılmaya çalışıldığı romanlar kaleme almaya başlamıştır. Bu romanlarına verilecek en güzel örnek 9’uncu Hariciye Koğuşu’dur. Yazar  romanda bacağında bulunan bir sorun nedeniyle tedavi gören çocuğun dış dünyasını yani çevresini değerlendirmesini anlatmıştır.

 

            Peyami Safa’nın romanları konu bakımından üç başlık altında toplanabilir. Bunlar:

 

  1. Toplumdaki çarpıklıkları dile getirdiği kitapları ( Sözde Kızlar, Mahşer, Canan)
  2. Hem toplumun sorunlarını ele alan hem de insanın kendi içinde yaşadıklarını anlatmaya çalıştığı romanları ( Şimşek, Bir akşamdı )
  3. Bireylerin iç dünyasını anlatmaya çalıştığı, daha çok ruh çözümlemesi özelliği taşıyan eserleri ( 9’uncu Hariciye Koğuşu, Bir Tereddüdün Romanı, Fatih- Harbiye, Matmazel Noralya’nın Koltuğu)

 

 

Peyami Safa’ya göre toplumda iki yönelim görülmektedir.Bunlar: Batılı ve Doğulu olma eğilimleridir. Peyami Safa’nın cumhuriyetin ilanından sonra kaleme aldığı bazı eserlerde bu konuyu anlatma çabası içerisinde olduğu görülür. O romanlarında, yani toplumsal içeriğin ağır bastığı romanlarda, doğu ile batı arasındaki çekişmeyi, farklılığı eserlerine kattığı kişilere yüklediği rollerle göstermeyi amaçlar.

 

Bu amacını gerçekleştirmek için;

·        Doğulu ile batılı arasında tercih yapmak zorunda kalan seçici bir kadın,

·        Doğuyu ve batıyı temsil eden erkekler,

·        Genelde doğulunun yanında bulunan, bilge bir kişiliğe sahip erkek.(Genelde yazarı temsil eder.) Bilge kişilik doğulu erkeğin çözüme ulaşmasında ona yardımcı olur.

 

Berna Moran, Peyami Safa’nın romanlarında ele aldığı bu karakterleri şu yönleri ile açıklamayı yeğlemiştir. Peyami Safa, kültürden kopmuşluğu, ahlakça çökmüşlüğü, para, zevk ve eğlence düşkülüğünü anlatmak için batılılaşmayı yanlış anlamış, kültürel değerlerden uzak kalmış bir erkek tipi kullanırken; kültürüne bağlı, insanlar arası ilişkileri devam eden, para, zevk ve eğlence gibi maddi ve nefsi unsurlara tenezzül etmeyen bir erkek tipi kullanmıştır. Doğu yani insani özellikleri tam manası ile üzerinde taşıyan bu tipe yardım etmesi, ona zor durumlarda akıl vermesi, amacına ulaşması için romanlarına doğuluyu temsil eden karakterle paralel düşünen bir insana da yer vermiştir. Son olarak batılı ve doğulu anlayış önünde çelişki yaşayan, onları değerlendiren ve sonuçta iyi olanı bulan bir kadın karaktere yer vermiştir.

 

Peyami Safa’nın Romanlarında karşılaşılan Dörtlü Model

Roman

Seçici (kadın)

Doğulu

Batılı

Yardımcı

Sözde Kızlar

Müberra

Fahri

Behiç

Nadir

Şimşek

Pervin

Müfit

Sacit

Ali

Mahşer

Muazzez

Nihad

Alâaddin bey

Kerim Bey

Fatih- Harbiye

Neriman

Şinasi

Macit

Ferit

Biz İnsanlar

Vedia

Orhan

Rüştü

Necati

 

 

Romanlarda geçen doğulu erkek tipinin birtakım özellikleri şöyledir: İdealist, yurtsever, geleneklerine bağlı, duyarlı, hırs yoksunu, kaderci, hayalci, içedönük ve beceriksizdir.

 

Batılı erkek tipi ise tam aksine; hırslı, iradeli, bencil, çıkarcı, sahtekar, atılgan, tuttuğunu koparan, fiziksel olarak gayet çekici ve beceriklidir.

 

Seçici roldeki kadınların özellikleri ise şöyledir; iyi aile terbiyesi almış, varlıklı, dil bilen ve kültürlü bir çevrede yaşayan insanlardır. Romanlarda kadınlar iyi eğitim almışlardır; ancak bu eğitimlerini para kazanmak amacı ile kullanmaz. Kadın genellikle evinde oturur. Peyami Safa’nın romanlarında kadınlar yukarıda belirtilen erkek tipleri arasında çelişkide kalırlar. Kimisini fiziksel açıdan beğendikleri için; kimisini de bazı yetenekleri açısından arzu ettikleri için iki taraftan da vazgeçemez. Bu noktadan hareketle Peyami Safa’nın romanlarında kadınların iyi eğitim almasını ve kültürlü bir aile ortamından gelmesini istemesini bu çelişkiden kurtulmak için oluşturduğu düşünülmelidir.

 

Peyami Safa, romanlarında genel olarak para, aşk ve yurt sorunlarını anlatmıştır. Bu sorunlardan hareketle doğu- batı çatışmasını buradan da ruh- madde ilişkisini anlatmayı ve açıklamayı istemiştir. Onun romanlarında batılı erkek maddenin, doğulu erkek ruhun temsilcisidir. Kadın kahraman ya ruhu seçecek mutlu olacaktır ya da maddeyi tercih edip para, zevk eğlence ortamlarında hayattan soyutlanıp sonunda yok olacaktır.  Kadın karakter bu noktada iç dünyasına çekilip düşünür ve uygun bulduğu yolu seçer. Peyami Safa romanlarında doğulu erkeğin tarafında olduğu için kadın karakter genelde tercihini bu yönde yapar.

 

Buradan da okuyucuya verilmek istenen mesaj açıktır. Kendi kültürümüzün batılı anlayıştaki kültürden daha iyi olduğudur. Bu anlayış da zaten Milli Edebiyat döneminde başlayan öze dönüşün, halka yönelişin özelliğidir.

 

Yorum bırakın